
Kelimeler bugün yetmeyecek beni anlatmaya gibi. Oysaki görünürde hiçbir şey yok canımı sıkacak.
Böyle durumlarda ben bile anlam veremiyorum kendime. Sinirim, tuşlara dokunuşumdan yada “karpuz yer misin” gibi basit bir soruya verdiğim cevaptan bile bariz bir şekilde belirginleşebiliyor. Afakanlar basıyor, söylenen her söz, her cümle kasti söylenmiş gibi geliyor.
Peki sorun ne..?
İşte kilit noktamız tam da burası. Bak, gene yağmur başladı. Yağıyor, durmadan yağıyor, çatı akıyor, gürültü yapıyor, sinirimi bozuyor…
Hadi gelin birlikte derinlerime inelim. Belki de çocukluğumda yaşadığım kötü bir olaydan böyle dengesizimdir.
Gerçi ben hep böyle bir garipmişim. Çocukken aynı anda hem yürüyüp hem de uyuyabiliyormuşum mesela. Bir de fazlasıyla titizmişim. Elimde sabunlu bezle gezer, dokunduğum her şeyden sonra elimi silermişim. Bir müddet sonra anneme bile bıkkınlık getirecek düzeye gelmişim. Antibakteriyel bir çocukmuş evlerden ırak :) Fakat bu durum bünyemde çok yerleşmeden zamanla revizyona uğramış, pasaklılık ve aşırı rahatlık düzeyine ulaşmış velhasıl. Şuan, evlenirsem nasıl yaşayacağım konusunda endişe ediyor tüm ailem :)
Karar verdim, isyanım İstanbul’a bugün. Dengesiz ruh halim ise kalıtsal bir hastalık.
Bünyedeki sıkılmışlık ihtiyaç duyulan bir şey haline ve dünya beni böyle kabullenmişken, benimde kendimi kabullenme zamanım gelmiş.
Şimdi birkaç güzel söz ve pohpohlama istiyorum sizden gaza gelmek için :))
Eminim yarın kendimi daha iyi hissedeceğim.
Sevgiler…
0 yorum:
Yorum Gönder