
Boş bir sayfa açtım, sana birşeyler yazmak için bu can sıkıcı, buhranlı halimde.
Konu bölümüne daha önce hiç kurmadığım bir cümle ile giriş yaptım yazıma;
"bir delinin elinden bir tutam tuz"
4-5 dakika geçti takriben başka birşey yazamadım, başlangıç cümlesi bulamadım sana layık. Fakat farkettim ki sonra, bir cümle bile ifade edebiliyor aslında içimdeki feryadı.
Birinin beni gerçekten anladığını bilmek ve gene birinin bana böyle güzel şeyler söyletebilmesini görmek...
Şaşkınlıklar içindeyim...
Ne aşklar yaşadım, şehvet ve tutkuyla.
Fakat hiçbirine dökülmediler böyle saf ve temiz.
Böyle içten ve sıcak...
Kapattım gözlerimi şimdi.
Fonda Yann Tiersen - Amelie albümünden Le Moulin ...
Her nefeste içime dolan, hayranlıkla izlediğim bir adam,
Sen;
Görmediğim, dokunmadığım, hissetmediğim ve bir o kadar "ben" olan.
Söyle şimdi;
Var mı açıklaması..?
Yada sorgula hadi var mı nedeni..?
Yok ki...
Var olan sen,
var olan ben
ve var olan aynı bu şarkıda olduğu gibi,
cümlelerimizin dudak duğa dans edişi.
Biraz naif, biraz utangaç, biraz şehvetli bir
AŞK!
Aşk diyorum.
Bildiğin aşklardan olmayan,
aynı anadan aynı babadan doğmayan
ama
adı aşk olan bir AŞK...
2 yorum:
öteki delinin elinden bir tutam biber...
Aşk, çorba gibidir sanki, içinde ne istersen o olur, bolca tutku, bolca merhamet ve anlayış, biraz iyilik, biraz kötülük, dozunda şehvet...
ama mutlaka sıcak olmalı ve tuzunu sen atmalısın, biberini ben atmalıyım...
Freddy
Ey kalbim, onu her gördüğünde bu kadar hızlı atma, gözlerim görme, ruhum hissetme...
Ey Sevgili, senden yadigar bir buse kaldı dudaklarımın kenarında, onu da benden alma...
Freddy
Yorum Gönder