Hafif serin fakat güneşli bir havaya açtın gözünü bu sabah…
Yüzünü yıkamak için doğruldun yatakta, terliğin teki var
teki yokken ayakucunda…
Bu sabah, kayıp teki çekip çıkartmak yatağın altından, seni öff
leten tek derdin.
İnce triko hırka tek omzundan sıyrılmış sürünürken yere,
ayakların sürüyor seni gözlerin kapalı keskin kahve kokusunun geldiği yere…
Önce çiçekleri mi sulasam, yoksa kahvaltıyı mı hazırlasam
karmaşası içindeyken sen, elinde kahvenle tahta veranda da ve bahçede açmış beyaz
güllere takılmışken gözün,
Bir adam giriyor bahçe kapısının ardından elinde ekmek ve
gazete…
Ekmeğin ucu yenmiş yine ve gazetedeyken gözler,
Haydi, haydi kalk yumurtalar haşlandı mı, çay demlendi mi?
Diyor adam ve gelip öpüyor alnından…
Ve sonra sen gülümserken o aşık olduğun güzel gözlere,
Marş marş asker diyor; doğru mutfağa, çiçekleri ben
sularım...
...
0 yorum:
Yorum Gönder